Davacılar vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu araç ile davacıların eşi/babası ...'in idaresindeki aracın çarpışması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldığını, davalıya yapılan başvuru üzerine 19.11.2014'te 31.923,34 TL. ödenmişse de bu bedelin gerçek zararı karşılamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL. tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 15.12.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle, toplam taleplerini 78.606,46 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davadan önce ibraname karşılığı ödeme yaptıklarını ve poliçeden doğan sorumluluklarının son bulduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve bakiye limitle sınırlı biçimde zarardan sorumlu olduklarını, davacılar yakını kask takmayıp zararı artırdığından tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacı çocukların yaşları gereği destek tazminatı talep haklarının bulunmadığını belirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delilere göre; davanın kabulü ile davacı ... için 24.910,79 TL, ... için 4.965,11 TL, ... için 7.693,86 TL, ... için 9.221,95 TL, ... için 11.132,07 TL, ... için 20.682,68 TL. maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; davacılar ... ve ... bakımından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle, ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup; davacı taraf, davalı yana sigortalı araç sürücüsünün, desteğin ölümüyle sonuçlanan kazada etkili ve sorumluluğuna yol açan kusurlu eyleminin bulunduğu iddiasıyla davalı tarafa husumet yöneltmiştir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. KTK'nun 86/1. maddesi gereği ise, işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusursuzluğu oranında sorumluluğunun kalkacağı açıktır.
Mahkeme tarafından, davaya konu trafik kazasını yapan davalının sigortaladığı araç sürücüsü ile davacıların desteği ... ın kazadaki kusur oranlarının belirlenmesi konusunda herhangi bir araştırma yapılıp rapor alınmadan, davalıya sigortalı araç sürücüsü hakkında ceza mahkemesi tarafından beraat kararı verilmişse de, davacıların zarar gören 3. kişi konumunda olması nedeniyle davalı sigortacının zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir. Mahkemenin maddi tazminata ilişkin hesaplama yönünden hükme esas aldığı 24.07.2015 tarihli raporda da (dosyada kusur raporu olmadığı gerekçesiyle), herhangi bir kusur indirimi yapılmadan tazminat hesaplanmıştır. Oysa, yukarıda ifade olunan nedenlerle, davalı sigortacının zarardan sorumlu tutulabilmesinin ön şartı, kazaya karışan sigortalı araç sürücüsünün kazada kusurlu olması olup sorumluluğunun üst sınırını da sigortalı araç sürücüsünün kusuru oluşturmaktadır.
Diğer taraftan, davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74. maddesi gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir. Kazaya ilişkin ceza yargılamasının yürütüldüğü dava sonunda, ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2014/660 Esas- 2015/117 Karar sayılı ilamı ile, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kazada kusursuz olduğu kabul edilip, CMK'nun 223/2-c maddesi gereği, sürücü sanığın olayda taksirinin bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiş ve bu karar temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiştir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davacılar desteğinin ölümü ile sonuçlanan kazayı yapan ve davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün kazada kusurunun olmadığı, ceza yargılaması kapsamında alınan trafik kusur uzmanı bilirkişi raporunda saptanmış olmakla birlikte, ceza mahkemesinin kusura ilişkin tespitinin, maddi olgu olarak kabul edilemeyeceği ve TBK'nun 74. maddesi gereği, ceza mahkemesinin kusur değerlendirmesinin hukuk hakimini bağlamayacağı; davalının ancak sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunması halinde ve sürücünün kusur oranıyla sınırlı olarak 3. kişilerin zararlarından sorumlu tutulabileceği göz önünde bulundurularak; konusunda uzman İTÜ ya da Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti'nden kusur raporu alınması ve oluşacak sonuca göre davalının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ve hatalı gerekçeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 25/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.