Taraflar arasındaki davanın İstanbul 7. Tüketici Mahkemesi tarafından yukarıda sayı ve tarihi belirtilen kararın HMK 363. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmesi üzerine, dava dosyası ve içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve diğer tüm dosya kapsamı delil ve belgeler incelendi. Gereği müzakere edilip düşünüldü.
Davacı, 2.669,35 TL’ye satın aldığı cep telefonunun kullanırken sürekli ısınıp kendiliğinden kapanması üzerine garanti süresi içinde tamir için gönderdiği davalı şirket servis yetkililerince kendisinden kullanıcı hatasından kaynaklanan ayıp olduğu gerekçesiyle ücret istendiğini ileri sürerek, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gereğince haklarının iadesini talep etmiştir.
Davalı adına çıkarılan tebligat bila dönmüştür.
Mahkemece, talep edilen miktarın dava tarihi olan 22.09.2017 tarihi itibariyle İl Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı’nın inceleme sınırında olduğu, 6502 sayılı Yasa’nın 68. maddesi gereğince Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru zorunlu olup, 6100 sayılı HMK’nun 114/2 ve 115 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığı'nın talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, uyuşmazlığın tüzel kişi tacir olan şirketler arasındaki alım satım ilişkisinde, ayıplı mal nedeniyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre hakların iade edilmesi talebi olduğu, TTK’nun 4 üncü ve 5 inci maddesi uyarınca, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili işlerin ticaret mahkemelerinde görüleceği hüküm altına alındığı, taraflar arasında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun değil, 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekli olup mahkemece, dava şartı olan görev hususu re’sen gözetilerek davada görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, Tüketici Hakem Heyetine başvurma dava şartına uyulmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün 6100 sayılı HMK m.363/1 uyarınca kanun yararına bozulması istenmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 3. maddesi Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğu aynı Yasa’nın 4/1. fıkrası her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı, 5/1 maddesi dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın ticaret mahkemelerinin görevli olacağı, 19. maddesi de bir tacirin borçlarının ticari olmasının asıl olduğunu düzenlemiştir. Anılan kanuni düzenlemeler nazara alındığında somut uyuşmalıkta taraflar tüzel kişi tacir olup taraflar arasındaki uyuşmazlığın da ticari satımdan kaynaklandığı anlaşıldığından uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkeme ticaret mahkemeleridir. Mahkemelerin görev konusu kamu düzenine ilişkin olup re'sen dikkate alınması gerekir. Bu durumda HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olmaması nedeniyle dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, Tüketici Hakem Heyetine başvurma dava şartına uyulmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; HMK'nun 363/1 maddesi gereği kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 6100 sayılı HMK'nın 363. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, aynı Yasa'nın 363/3. maddesi uyarınca kararın bir örneğinin Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığı'na gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilmesine, 08.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.