Boşta Geçen Süre Ücretinin Eksik Ödenmesi - İşe Davetin Samimi Olup Olmadığı
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
Esas No : 2016/8494
Karar No : 2019/21529
Karar Tarihi : 2019-12-03





Özet:

Davacının ücretinin miktarı da taraflar arasında tartışma konusu olup, dosyadaki delil durumuna göre davacının ücretinin aylık 1.000 TL araç kirası ve 8.000 TL net ispatlanmış durumdadır. Davacı tanıkları iddiayı doğrulayan anlatımda bulunmuşlar, ücret araştırmasına gelen cevap da aynı yönde olup, somut uyuşmazlıkta davacının ispatlanan ücretine göre işe iade kararı sonrasında işe başlatılmadığı tarihte boşta geçen süre ücretinin eksik ödendiği sonucuna ulaşılmaktadır. Her ne kadar boşta geçen süre ücretinin eksik ödenmesi işverenin işe başlatma niyetinde olmadığı anlamına gelmez ise de, davacıya yapılan eksik ödeme sebebiyle işe başladığının ikinci günü 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/II-e maddesi uyarınca sözleşmenin haklı nedenle sona erdirildiği kabul edilmelidir. Bu durumda davacı işçiye eksik olarak yapılan 18.000 TL'nin işverene iadesi yönündeki karşı davanın kabulü hatalıdır. Karşı davanın reddine karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı karşı davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı-Karşı Davalı İsteminin Özeti:

Davacı-karşı davalı vekili, davalı şirkette 20.02.2012 tarihinde satış ve pazarlama müdürü olarak işe başlayan müvekkilinin iş sözleşmesinin 18.07.2013 tarihinde işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, son ücretinin aylık net 9.000 TL olduğunu ve bu ücretin 4.500 TL'sinin maaş olarak, 1.000 TL'sinin ise akdedilen kira sözleşmesi gereğince müvekkiline ait aracın kira bedeli olarak banka hesabına yatırıldığını, bakiye 3.500 TL'sinin ise elden ödendiğini, normal çalışma saatleri 09.00-18.00 arasında olduğunu ancak müvekkilinin haftada en az 3 gün 3 saat 19.00'a kadar çalıştığını ve fazla mesai ücretinin ödenmediğini, 7 günlük bakiye izin ücretinin olduğunu, öğle tatilinin 15 dk. kullandırıldığını ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve öğle tatili ücretinin davalıdan tahsilini istemiştir.

Davacı-karşı davalı vekili birleşen davada, davalı şirkette 20.02.2012 tarihinde işe başlayan müvekkilinin iş sözleşmesinin 18.07.2013 tarihinde feshi üzerine .... İş Mahkemesinde açtığı 2013/793 E. sayılı dava dosyası ile yapılan yargılama sonunda işverenlikçe yapılan feshin geçersizliğine ve müvekkilinin işe iadesine karar verildiğini, hükmün kesinleşmesi üzerine yasal süresi içinde işe iade başvurusunda bulunulduğunu, davalı işverenliğin 02.06.2014 günlü ihtarname ile yaptığı davet üzerine 04.06.2014 tarihinde işverene başvurarak işe başladığını ancak davalı işverenin işe davette samimi olmadığını ve işe iade kararının gereklerini yerine getirmediğini, eski çalışma koşullarını sağlamadığını, aylık net maaşı 9.000 TL olan müvekkiline 4 aylık boşta geçen süre ücreti olarak 36.000 TL ödemesi gerekirken 18.000 TL ödeme yaparak samimi ve iyi niyetli davranmadığını, müvekkilinin usulüne uygun bir şekilde eski koşullarda işe başlatılmadığını ileri sürerek, eksik ödenen 4 aylık boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.

B) Davalı-Karşı Davacı Cevabının Özeti:

Davalı-karşı davacı vekili, davacı tarafından ... İş Mahkemesinde 2013/793 E. sayı ile açılan işe iade davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının müvekkili şirkette satış ve pazarlama müdürü olarak görev yaptığı sürece şirketi zarara uğratacak ve itibarı zedeleyecek davranışlarda bulunduğunu, müşteri şikayetlerine neden olması üzerine iş sözleşmesinin görevi ile bağdaşmayan davranışları nedeniyle İş Kanununun 25/II maddesine göre haklı olarak feshedildiğini, ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı hakkı olamayacağını, fazla mesai, yıllık izin, öğle tatili ücreti alacağı da bulunmadığını, davacının aldığı ücretin bordrolar ve banka kayıtları ile sabit olduğunu, taraflar arasında akdedilmiş araç kira sözleşmesinin davacının aracını şirket işlerinde kullanması nedeniyle mağdur olmaması için akdedildiğini, işyeri giriş-çıkışlarının parmak izi sistemi ile kontrol edildiğinden davacının fazla mesai iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı-karşı davacı vekili birleşen davaya sunduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde, davacının kesinleşen işe iade kararı sonrası 12.05.2014 günlü ihtarname ile yaptığı işe iade başvurusu üzerine müvekkili şirket tarafından 30.05.2014 günlü ihtarname ile işe davet edilerek eski çalışma koşullarının aynen sağlandığını ve işe başladığı gün 4 aylık boşta geçen süre alacağının da banka hesabına ödendiğini ancak 04.06.2014 tarihinde işe başlayan davacının takip eden günlerde mazeretsiz olarak işe gelmediğini ve Beyoğlu 22. Noterliğinden gönderdiği 05.06.2014 günlü ihtarname ile müvekkili tarafından yapılan işe davetin samimiyetsiz olduğu iddiası ile işe devam etmeyeceğini bildirdiğini, tüm eski koşullar sağlanmış olmasına rağmen davacının işe devam etmeyeceğini bildirmesinin işe iade başvurusunda samimi olmadığını ortaya koyduğunu ve bu durumun 17.06.2014 günlü cevabi ihtarname ile açıklanarak iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle İş Kanunu 25/II maddesi gereğince feshedildiğinin bildirildiğini, davacının gerçek amacının işe başlamak olmadığını, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak amacıyla kötü niyetli işe iade başvurusunda bulunduğunu, gerçek amacının işe başlamamak olduğu açıkça anlaşıldığından işveren tarafından yapılan feshin geçerli bir feshin sonuçlarını doğuracağını, davacının işe iade kararında belirlenen 4 aylık boşta geçen ücret ve işe başlatmama tazminatına hak kazanmasının söz konusu olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

B) Davalı-Karşı Davacı Cevabının Özeti:

Davalı-karşı davacı vekili, davacı tarafından ... İş Mahkemesinde 2013/793 E. sayı ile açılan işe iade davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının müvekkili şirkette satış ve pazarlama müdürü olarak görev yaptığı sürece şirketi zarara uğratacak ve itibarı zedeleyecek davranışlarda bulunduğunu, müşteri şikayetlerine neden olması üzerine iş sözleşmesinin görevi ile bağdaşmayan davranışları nedeniyle İş Kanununun 25/II maddesine göre haklı olarak feshedildiğini, ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı hakkı olamayacağını, fazla mesai, yıllık izin, öğle tatili ücreti alacağı da bulunmadığını, davacının aldığı ücretin bordrolar ve banka kayıtları ile sabit olduğunu, taraflar arasında akdedilmiş araç kira sözleşmesinin davacının aracını şirket işlerinde kullanması nedeniyle mağdur olmaması için akdedildiğini, işyeri giriş-çıkışlarının parmak izi sistemi ile kontrol edildiğinden davacının fazla mesai iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı-karşı davacı vekili birleşen davaya sunduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde, davacının kesinleşen işe iade kararı sonrası 12.05.2014 günlü ihtarname ile yaptığı işe iade başvurusu üzerine müvekkili şirket tarafından 30.05.2014 günlü ihtarname ile işe davet edilerek eski çalışma koşullarının aynen sağlandığını ve işe başladığı gün 4 aylık boşta geçen süre alacağının da banka hesabına ödendiğini ancak 04.06.2014 tarihinde işe başlayan davacının takip eden günlerde mazeretsiz olarak işe gelmediğini ve Beyoğlu 22. Noterliğinden gönderdiği 05.06.2014 günlü ihtarname ile müvekkili tarafından yapılan işe davetin samimiyetsiz olduğu iddiası ile işe devam etmeyeceğini bildirdiğini, tüm eski koşullar sağlanmış olmasına rağmen davacının işe devam etmeyeceğini bildirmesinin işe iade başvurusunda samimi olmadığını ortaya koyduğunu ve bu durumun 17.06.2014 günlü cevabi ihtarname ile açıklanarak iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle İş Kanunu 25/II maddesi gereğince feshedildiğinin bildirildiğini, davacının gerçek amacının işe başlamak olmadığını, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak amacıyla kötü niyetli işe iade başvurusunda bulunduğunu, gerçek amacının işe başlamamak olduğu açıkça anlaşıldığından işveren tarafından yapılan feshin geçerli bir feshin sonuçlarını doğuracağını, davacının işe iade kararında belirlenen 4 aylık boşta geçen ücret ve işe başlatmama tazminatına hak kazanmasının söz konusu olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Karşı dava olarak, davacının yaptığı işe iade başvurusunun kötü niyetli ve samimiyetsiz bir başvuru olduğunun açık olduğunu, işverence yapılan feshin İş Kanununun 21/5 Maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğuracağını ileri sürerek, davacıya hak kazanmadığı halde ödenen 4 aylık boşta geçen süre ücreti olan 18.000 TL'nin tahsilini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak "... davacının, kesinleşen mahkeme kararı sonrasında, yasal süresi içerisinde işe iade istemiyle başvurduğu, işverenin eski koşulları sağlayarak işçinin işe başlamasını istediği, buna karşılık davacının ücretinin eksik ödendiğinden bahisle işe devam etmediği, ücretin miktarı konusunda iddiasını ispat edemeyen davacının işe başlama talebinde samimi olmadığı, işe iade davasına bağlı boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatlarına hak kazanmadığı, dava tarihinde henüz iş akdinin feshinin askıda olduğu, feshe bağlı tazminat ve alacakların doğmadığı, fazla mesai yaparak çalışma iddiasının ispat edilemediği, mevcut giriş çıkış kayıtlarında da fazla çalışmanın bulunmadığı, öğle tatili ara dinlenmesinde çalışıldığı yönündeki iddianın da kabul edilebilir nitelikte olmadığı, diğer taraftan davacıya işveren tarafından ödenen ve karşı dava konusu yapılan 18.000 TL'nin, ödeme tarihinden itibaren karşı davacı işveren şirkete işleyecek faiziyle birlikte iadesi gerektiği" gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine ve birleşen davada açılan karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı-karşı davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Davacı işçi, davalıya ait işyerinde satış ve pazarlama müdürü sıfatıyla çalışırken 18.07.2013 tarihinde iş sözleşmesi işveren tarafından feshedilmiş olup, İstanbul 8. İş Mahkemesinde açılan asıl davada ihbar ve kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacakları talep edilmiştir. Davacı, yasal süresi içinde işe iade davası da açmış ve yargılama sonunda feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmiştir. Kesinleşen işe iade davası üzerine yasal süresi içinde işverene başvuruda bulunmuş ve işveren tarafından 04.06.2014 tarihinde işe başlatılmıştır. Davacı işçi, bir gün sonra 05.06.2014 tarihinde işverene gönderdiği ihtarnamede boşta geçen süre ücreti olarak eksik ödeme yapıldığını ve bu durumun işveren tarafından işe davette samimi olunmadığını gösterdiğini ileri sürmüş ve takip eden günlerde işyerine gelmemiştir.

Davacı vekili tarafından İstanbul 16. İş Mahkemesinde işe iade sonrası isteklerle ilgili bir dava açılmış ve daha önce açılan dava ile birleştirilmesine kararı verilmiştir. Bu arada birleşen davaya işveren tarafından açılan karşı davada işçinin işe başlamakta samimi olmadığı iddiasıyla boşta geçen süre ücreti olarak ödenen 18.000 TL'nin tahsili talep olunmuştur.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücretinin davanın açıldığı tarihte koşullarının olmadığı gerekçesiyle isteklerin reddine karar verilmiş, davacının işe başlamak niyetinde olmadığı gerekçesiyle işe iade davasının sonuçları olarak talep edilen birleşen davaya konu işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti fark talepleri de reddedilmiş, işverenin açtığı karşı davaya konu 18.000 TL'nin ise işçiden tahsili ile işverene verilmesine dair hüküm kurulmuştur.

Davacının ücretinin miktarı da taraflar arasında tartışma konusu olup, dosyadaki delil durumuna göre davacının ücretinin aylık 1.000 TL araç kirası ve 8.000 TL net ispatlanmış durumdadır. Davacı tanıkları iddiayı doğrulayan anlatımda bulunmuşlar, ücret araştırmasına gelen cevap da aynı yönde olup, somut uyuşmazlıkta davacının ispatlanan ücretine göre işe iade kararı sonrasında işe başlatılmadığı tarihte boşta geçen süre ücretinin eksik ödendiği sonucuna ulaşılmaktadır. Her ne kadar boşta geçen süre ücretinin eksik ödenmesi işverenin işe başlatma niyetinde olmadığı anlamına gelmez ise de, davacıya yapılan eksik ödeme sebebiyle işe başladığının ikinci günü 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/II-e maddesi uyarınca sözleşmenin haklı nedenle sona erdirildiği kabul edilmelidir. Bu durumda davacı işçiye eksik olarak yapılan 18.000 TL'nin işverene iadesi yönündeki karşı davanın kabulü hatalıdır. Karşı davanın reddine karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

Birleşen davada talep edilen boşta geçen süre ücreti fark alacağının bilirkişi raporunun net 8.000 TL üzerinden hesaplama yapılan 2. seçeneğine göre davalı işverenden alınarak davacı işçiye ödenmesine karar verilmelidir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi