Özet:
- Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir.
- Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemez.
- Tarafların son ayrıldıkları tarihten sonrasına ilişkin boşanmaya sebep olabilecek nitelikte kusurlu bir davranışları da ispatlanamamıştır.
- Davacı tanıklarından Yasemin’in, “Anlattığı olayların kadının boşanma davasından sonra da gerçekleştiğine” ilişkin beyanı ise sebep ve saiki açıklanmayan izahlardan ibaret olduğu gibi diğer tanıkların tarafların fiilen ayrıldıkları tarihe dair somut ve görgüye dayalı beyanları da dikkate alındığında inandırıcı olmaktan uzak olup, bu tanığın “Anlattığı olayların kadının boşanma davasından sonra da gerçekleştiğine” ilişkin beyanına itibar edilmesi de mümkün değildir. Bu itibarla tarafların boşanmaya sebep olan kusurlu bir davranışı ispatlanamamış olup, davanın reddi gerekir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve nafakaların miktarları yönünden, davalı erkek tarafından ise hükmün tamamına yönelik olarak temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 13/11/2018 günü yapılan tebligata rağmen taraflar adına gelen olmadı. İşin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir.
Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu oldukları kabul edilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’ilerine karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı kadının eldeki boşanma davasından kısa bir süre önce açtığı Karaman Aile Mahkemesi’nin 2014/507 esasında görülen boşanma davasından 31.07.2014 tarihinde feragat ettiği, kadının davasından feragat etmesinden sonra tarafların davalı erkeğin tayin olduğu Adana’ya evlilik birliğini devam ettirmek amacıyla birlikte gittikleri, burada yaklaşık bir hafta birlikte yaşayan tarafların yeniden ayrıldıkları, eldeki davanın ise 16.12.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacı kadın boşanma davasından feragat etmekle, Karaman Aile Mahkemesi’nin 2014/507 esasında görülen boşanma davasından feragat ettiği 31.07.2014 tarihinden önce gerçekleşen davalı erkeğe yüklenebilecek kusurlu davranışları affettiği gibi, kadının davasından feragat etmesinden sonra tarafların evlilik birliğini devam ettirmek amacıyla yeniden bir araya gelmeleri ve bir süre daha evlilik birliğinin sürdüğünün anlaşılması karşısında tarafların bu tarihten önce gerçekleşen ve kendilerine yüklenebilecek kusurlu davranışları da karşılıklı olarak affettiklerinin en azından hoşgörü ile karşıladıklarının kabulü gerekir. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemez. Tarafların son ayrıldıkları tarihten sonrasına ilişkin boşanmaya sebep olabilecek nitelikte kusurlu bir davranışları da ispatlanamamıştır. Davacı tanıklarından Yasemin’in, “Anlattığı olayların kadının boşanma davasından sonra da gerçekleştiğine” ilişkin beyanı ise sebep ve saiki açıklanmayan izahlardan ibaret olduğu gibi diğer tanıkların tarafların fiilen ayrıldıkları tarihe dair somut ve görgüye dayalı beyanları da dikkate alındığında inandırıcı olmaktan uzak olup, bu tanığın “Anlattığı olayların kadının boşanma davasından sonra da gerçekleştiğine” ilişkin beyanına itibar edilmesi de mümkün değildir. Bu itibarla tarafların boşanmaya sebep olan kusurlu bir davranışı ispatlanamamış olup, davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.05.2019 (Salı)