A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 29/04/2005-27/09/2012 tarihleri arasında, asgari ücret ve prim karşılığında, uluslararası tır şoförü olarak davalı işyerinde çalıştığını, sefere çıktığında sefer başına 650 Euro sefer prim ücreti aldığını ancak davacının yazılı veya sözlü onayı olmadan priminden 125 Euro kesilerek bankaya asgari ücret adı altında yatırıldığını, davacıya sefer başına ödenmesi gereken primin 125 Euro eksik ödendiğini, davalı şirketin ödeme yapmadığı halde baskı altında ücret bordrolarını imzalattırdığını, davacıya bankadan hesap açtırıldığı ve banka kartı aldırıldığını ancak banka kartının davacının elinden davalı tarafından baskı ile alındığını, davacının işini kaybetme korkusu ile buna boyun eğdiğini, davalı tarafından hesaba yatırılanı maaşların yine davalı şirket yetkililerince çekildiğini, asgari ücreti, hafta tatili, yıllık ücretli izin ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödenmemesi ve harcırahlarının SGK'ya beyan edilmemesi üzerine davalıdan talep ettiğini ancak davalının iş akdini haksız olarak sona erdirdiğini iddia ederek, kıdem tazminatı, ücret, sefer primi, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın belirsiz alacak niteliğinde olmadığını ve zamanaşımına uğradığını, davacının kişisel bir takım gerekçelerle ve kendi rızasıyla hiç bir baskı olmadan istifa ettiğini, akdin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacıya 6.928,27-TL tazminat da ödediğini, aylık ücretleri banka hesabına yatırılan davacının hangi sebeple ücret talep ettiğinin anlaşılamadığını ve durumun banka hesapları ile ortada olduğunu, sefer ücretlerinin ödendiğini, genel tatil günlerinde çalışılmadığını, yurtdışında hafta sonları sürüş yasağı olması nedeniyle hafta sonlarında çalışmasının imkansız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, istifa dilekçesi ile ibraname başlıklı belgenin birlikte değerlendirildiğinde, istifa eden bir işçiye tüm hak ve alacaklarının ödendiğine dair ibraname sunulmasının çelişki arz ettiği, uzun bir süre çalışan işçinin tüm hak ve alacaklarından vazgeçerek istifa etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu anlamda davacının iradesinin fesada uğratılarak istifa dilekçesinin alındığı, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemeyeceğinden feshin davalı işverence gerçekleştirildiğinin kabul edildiği, iş akdinin davalı tarafından geçerli sebeple feshedildiğinin ise davalı tarafından ispatlanamadığı, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, "ibraname" başlıklı belgenin Türk Borçlar Kanunu'nun da vaaz edilen koşulları taşımadığı, davacıya kıdem tazminatı adı altında yapılan net 6.928,27-TL'lik ödemenin makbuz hükmünde olduğu, aylık ücretlerinin, davacı adına açılan banka hesabına yatırıldığı, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince ve davacı tanığı ...'nın davalı şirket ile husumetli olduğu nazara alınarak davacının iddiasını ispatlayamadığı, sefer prim ücretlerinde kesinti yoluna gidildiği ve kesintilerin davacıya ödenmesi gerektiği iddia edilmiş ise de iddianın tanık ...'nın beyanları dışında başka bir delille ispatlanamadığı, davacı tanığı ... davacının hafta tatillerinde de çalıştığını beyan etmiş ise de davalı şirket ile aralarındaki husumet nazara alınarak beyanına itibar edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Davacı dava dilekçesinde iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini iddia etmesine rağmen, gerekçeli kararın özeti kısmında “davacının iş akdini haklı nedenle feshettiği” şeklinde yazılması sonuca etkili olmayan maddi hata kabul edilmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Davacı vekili, davacının asgari ücret+sefer primi ile çalıştığını, 31.10.2011 tarihine kadar ücretinin asgari ücret kısmının davalı işverenin el koyduğu davacıya ait bankamatik kartı ile çekildiğini, bu ücretin esasında davacıya ödenmediğini iddia etmiştir.
Aynı şirkete karşı Fatsa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/427 E. sayısına kayden açılan davada Mahkemece “Davacının aylık ücretlerinin, adına açılan banka hesabına yatırıldığı dosya arasında mevcut banka kayıtları ile sabittir. Senede karşı senetle ispat kuralı gereğince ve davacı tanığı ... ile ...'nun sırasıyla Mahkememizin 2014/429 E ve 2014/422 E sayılı dosyaları kapsamında davalı şirket ile husumetli oldukları nazara alınarak davacının iddiasını ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle ücret alacağının reddine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2016/2952 E., 2016/8562 K. sayılı kararı ile “Davacı vekili, davacının asgari ücret+sefer primi ile çalıştığını, 31.10.2011 tarihine kadar ücretinin asgari ücret kısmının davalı işverenin el koyduğu davacıya ait bankamatik kartı ile çekildiğini, yani bu ücretin esasında davacıya ödenmediğini iddia etmiştir. Aynı gün temyiz incelemesi yapılan 2016/2947 ve 2015/3173 esas sayılı dosyalar ile bu dosyanın davacısının banka hesabına yatırılan ücretlerin hep aynı bankamaktikten yani 112 numaralı bankamatikten çekildiği, para çekme olayının paranın yatırılmasından çok kısa bir süre sonra gerçekleştiği ve bazı aylara ait ücretlerin çekilmesi sırasında işçilerin yurtdışında oldukları görülmektedir. Bu itibarla mevcut delil durumuna göre davacının iddia ettiği süreye ait ücret alacağının hüküm altına alınması gerekirken, reddi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak davacının aylık ücret talebinin kabulüne karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.02.2018 tarih ve 2017/20540 E., 2018 K. sayılı kararı ile Mahkeme kararı onanarak kesinleşmiştir.
Dosyada yer alan giriş-çıkış kayıtları incelendiğinde, örneğin davacının 04.09.2010 tarihinde Edirne-Kapıkule sınır kapısından çıktığı, 20.09.2010 tarihinde aynı sınır kapısından giriş yaptığı, ancak 06.09.2010 tarihinde 112 numaralı bankamatikten para çekildiği, 24.02.2011 tarihinde Artvin-Sarp sınır kapısından çıkış yaptığı, 03.03.2011 tarihinde giriş yaptığı ancak 02.03.2011 tarihinde 112 numaralı bankamatikten para çekildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla mevcut delil durumuna göre, davacının iddia ettiği süreye ait ücret alacağının hüküm altına alınması gerekirken, reddi hatalıdır.
4-Davacı dava dilekçesinde boş yıllık izin formlarının önceden imzalatıldığını, daha sonra davalının bu formları isteği gibi doldurduğunu, yurt dışında seferde olduğu günlerde dahi yıllık izin kullandırılmış gibi gösterildiğini iddia ederek, yıllık ücretli izin alacağı talebinde bulunmuştur.
Mahkeme kararına esas alınan 01.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının hizmet süresine göre 110 gün yıllık izin hakkı bulunduğu, 53 gün yıllık izin kullandığı tespit edilerek 57 gün için yıllık ücretli izin alacağı hesaplanmıştır.
Ancak davacının yıllık izin kullandığı belirtilen bazı tarihlerde, örneğin yıllık izin formunda davacının 11.06.2006-25.06.2006 tarihleri arasında izinli olduğu belirtilmesine rağmen, davacının giriş-çıkış kayıtları incelendiğinde 02.06.2006 tarihinde çıkış yaptığı, 18.06.2006 tarihinde giriş yaptığı, 15.08.2008-28.08.2008 tarihleri arasında izinli olmasına rağmen 17.08.2008 tarihinde giriş yaptığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla yurda giriş-çıkış kayıtları ile yıllık izin belgeleri karşılaştırılarak, sefere denk gelen tarihlerde davacının yıllık izinlerini kullanmadığı kabul edilerek, buna göre kullanılmayan yıllık izin süresi ve ücreti belirlenmelidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 02/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.