Davacı vekili, müvekkilinin 04.09.2006 ile 10.02.2012 tarihleri arasında işyerinde aşçı yardımcısı olarak aylık net 1.300,00 TL ücretle çalıştığını, ücretinin asgari ücret üzerinden sosyal güvenlik kurumuna bildirildiğini, müvekkilinden habersiz bir şekilde davalı şirketin bünyesindeki gruba bağlı diğer şirketlerde belli dönemlerde sigortalı olarak gösterildiğini, 2 ay, 10 günlük ücretinin ödenmediğini, her ay 30 gün çalışmasına rağmen 15 gün çalışmış gibi gösterilerek kendisine zorla yazılı belge imzalattırıldığını, cumartesi günleri ve resmi bayramlarda çalışmasına rağmen fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, yıllık ücretli izinlerinin kullandırmadığını belirterek kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının hizmet süreleri yönünden ücret, prim gibi işçilik alacaklarından kaynaklanan tüm alacaklarını aldığını, ücret hesap pusulalarını imzaladığını, bu sebeple dava dilekçesinde ileri sürülen aylık ücretler, yıllık ücretli izin, fazla mesai, genel ve bayram tatil ücretleri gibi alacaklarından söz edilemeyeceğini, davacının 10.02.2012 tarihinde sebepsiz olarak istifa dilekçesini verdiğini ve iş sözleşmesini feshettiğini, son olarak 10, 11 ve 12 Şubat 2012 günlerinde üstüste üç iş günü işyeri mesaisine hiçbir mazeret beyan etmeden gelmediğini, devamsızlık yaptığını, iş sözleşmesinin haklı fesih sebebiyle sona erdirilmiş bulunmasından, davacının istifa etmiş olmasından dolayı ihbar ve kıdem tazminatı haklarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bozma ilamına uyan Mahkemece, toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında temyiz aşamasında sunulan ödeme belgelerinin dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/h maddesinde, “davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartları arasında sayılmıştır. Ödenmiş alacak hakkında davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu halde, 6100 sayılı Kanun’un 115. maddesi gereğince, dava şartının varlığı ya da yokluğunun incelenmesi, doğrudan mahkemeye verilmiş ödevlerden olması karşısında, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının var olup olmadığını kendiliğinden gözetilmesinde bir usuli engel bulunmamaktadır.
Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla, yargılama aşaması henüz tamamlanmamış ise böyle durumda, borcu itfa eden belge değerlendirmeye alınmalıdır. Gerçekten de, yargılamada davayı inkâr eden davalının savunması, borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin kabulü de zorunludur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.02.2016 tarih, 2014/22-735 esas, 2016/166 karar) Somut uyuşmazlıkta, temyiz aşamasında, davacıya ait banka hesap ekstresi ile yıllık izin kullandığına dair yıllık izin belgesi suretinin davalı tarafça dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır. Sözü edilen belgeler ilk kez temyiz aşamasında sunulmuş ise de; ödeme belgesi mahiyetinde kabul edilmelidir. Ödeme belgesinin hakkı ortadan kaldıran özelliği nedeni ile yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gereklidir. Bu sebeple davalı tarafça, ibraz edilen banka hesap ekstresi dikkate alınarak ücret alacağı talebinin değerlendirilmesi ile yıllık izin alacağı bakımından ise davalı tarafa yıllık izin belgesinin aslını sunması için süre verildikten sonra davacı işçiden, davalının savunmasına ve sunulan belgeye karşı diyecekleri sorulmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.07.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.