Özet:
- 6111 sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" yürürlüğe girmiştir.
- Trafik kazası sebebi ile kazazedelerin sağlık hizmet bedellerinin, sosyal güvenceleri olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı ve yine bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır.
- 6111 Sayılı Kanun gereği Kanunun yayımlandığı tarihten önce ve sonra meydana gelen tüm trafik kazaları nedeni sunulan belgeli sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacaktır. Bu nedenle davacının dava konusu tedavi giderlerinden belgeli/faturalı sağlık giderlerinin tümünden Sosyal Güvenlik Kurumu, (belgesiz/paramedikal giderlerden ise aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı) sorumludur.
- Davadaki belgeli tedavi giderleri yönünden sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu'na yüklenmesinde bir usulsüzlük bulunmamakla mahkemece, bilirkişi raporu ile saptanan fatura edilemeyen masrafların yaralanmanın ölçüsü de dikkate alınarak belirtilmişse de, bu kısımdan SGK dışındaki davalıların sorumluluğunun devam ettiği gözetilmeden, tedavi giderinin tamamından Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğuna hükmedilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
- K A R A R -
Davacı vekili; 19.05.2009 günü davalıların maliki, sürücüsü ve ZMSS poliçesi ile sigortacısı oldukları aracın davacının sürücüsü olduğu araca çarpması sonucu davacının yaralanmasına neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik tedavi giderleri için 5.000,00 TL ve araç hasar bedeli için 1.000,00 TL olmak üzere 6.000,00 TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (sigorta şirketi yönünden poliçede belirtilen miktarla sınırlı kalmak üzere) davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 10/12/2012 tarihli ıslah dilekçesi ile araçta meydana gelen hasar için dava değerini 9,140,00 TL ve tedavi giderlerine ilişkin talebi için dava değerini 230.727,50 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ... A.Ş. vekili, davalı ... vekili, davalı ... ve dahili davalı SGK vekili; davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile tedavi ve nakil gideri olarak hesaplanan 230.727,50 TL'nin (17.960,00 TL'sine 21/05/2009 tarihinden, 25.000,00 TL'sine 31/08/2009 tarihinden, 5,00 TL'sine 03/08/2009 tarihinden, 10,00 TL'sine 25/07/2009 tarihinden, 15,00 TL'sine 30/09/2009 tarihinden, 2.200,00 TL'sine 21/07/2009 tarihinden, 180.527,50 TL'sine 10/07/2009 tarihinden, 5.000,00 TL'sine 19/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) dahili davalı SGK'dan alınarak davacıya verilmesine, kaza tarihinden sonra yürürlüğe giren 6111 sayılı yasa gereği diğer davalılar yönünden tedavi ve nakil giderlerine ilişkin dava konusuz kaldığından, bu alacak kalemi yönünden SGK dışındaki diğer davalılar açısından karar verilmesine yer olmadığına; araç hasar bedeli olarak hesaplanan 9.140,00 TL'nin davalı ... şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 19/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte SGK dışındaki diğer davalılardan (davalı ... şirketinin sorumluluğu poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 19/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili, davalı ... vekili ve dahili davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 Sayılı HMK.'nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK.'nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2016 tarihinden itibaren 2.190,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verilmiş olup, davacı dava dilekçesinde 5.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş olması ve 3.000,00 TL'lik kısmının kabul edilmiş olması nedeniyle reddedilen manevi yönünden karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davacı vekilinin davacı aleyhine reddedilen manevi tazminata ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle yargılama sırasında alınan oluşa ve dosya kapsamına uygun biçimde düzenlenen rapordaki kusur oranlarının benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalı ... vekilinin 4 ve 5 nolu bentlerin ve dahili davalı SGK vekilinin 4 ve 6 nolu bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3- Dava, hasar tazminatı, tedavi giderleri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davacı vekili; dava dilekçesinin konu bölümünde ve sonuç kısmının ikinci bölümünde, davacı için 5.000,00 TL manevi tazminatın (sigorta şirketi yönünden poliçede belirtilen miktarla sınırlı kalmak üzere) tüm davalılardan tahsilini talep etmiş olmasına rağmen, mahkemece manevi tazminat yönünden yalnızca ... yönünden hüküm kurulup davalı ... yönünden hüküm kurulmamış olması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
4-Somut olayda, davacı vekili, davacının kaza sonucu hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmış olduğunu, öncelikle Konya Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldığını, burada imkanların yeterli olmadığı gerekçesiyle hava ambulansı ile İ.M. Hastanesi’ne kaldırıldığını, bu hastanede hayatı fonksiyonları normale döndükten sonra tekrar Konya’da tedavisine devam edildiğini belirterek bu nedenle yapılan masrafları talep etmiştir.
Yargılama sırasında alınan 22/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının sevkinin aciliyet arz ettiği, hava ambulansı ile sevk nedenleri (ilgili branş uzmanının bulunmaması, gerekli tetkiklerin yapılamaması, tedavi ile ilgili ekipman eksikliği, tıbbi araç-gereç-cihaz eksikliği, yoğun bakımda boş yatak olmaması ile yerel ve bölgesel imkanların yetersizliği) belirtilerek davacının sevkinin hava ambulansı ile yapılmasının yerel ve bölgesel imkanların yetersizliğinden kaynaklandığını belirtmişse de hükme esas alınan rapor denetime elverişli değildir. Yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru değildir. Eksik inceleme ile hüküm verilemez.
Açıklanan nedenlerle mahkemece; davacının hava ambulansı ile nakli konusunda denetime elverişli, ayrıntılı, gerekçeli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm verilmesi isabetli değildir.
5-Yargılama sırasında 25.02.2011 tarihinde 6111 sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" yürürlüğe girmiştir.
Bu Kanunun 59. maddesi ve geçici 1. maddesi ile trafik kazası sebebi ile kazazedelerin sağlık hizmet bedellerinin, sosyal güvenceleri olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı ve yine bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre; 6111 Sayılı Kanun gereği Kanunun yayımlandığı tarihten önce ve sonra meydana gelen tüm trafik kazaları nedeni sunulan belgeli sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacaktır. Bu nedenle davacının dava konusu tedavi giderlerinden belgeli/faturalı sağlık giderlerinin tümünden Sosyal Güvenlik Kurumu, (belgesiz/paramedikal giderlerden ise aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı) sorumludur.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, eldeki davadaki belgeli tedavi giderleri yönünden sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu'na yüklenmesinde bir usulsüzlük bulunmamakla mahkemece, bilirkişi raporu ile saptanan fatura edilemeyen masrafların yaralanmanın ölçüsü de dikkate alınarak 5.000,00 TL olduğu belirtilmişse de, bu kısımdan SGK dışındaki davalıların sorumluluğunun devam ettiği gözetilmeden, tedavi giderinin tamamından Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğuna hükmedilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
6-Bu durumda mahkemece, talep edilen belgeli tedavi giderlerine ilişkin olarak SGK dışındaki davalılar hakkında davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde SGK dışındaki davalılar açısından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
7-Bozma neden ve şekline göre davalı ... vekili ve dahili davalı SGK vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin reddedilen manevi tazminata ilişkin temyiz dilekçesinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE;
(2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekili ve dahili davalı SGK vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin; (4) ve (6) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin; (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle dahili davalı SGK vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (6) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekili ve dahili davalı SGK vekilinin vekalet ücretine ilişkin ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ...'e geri verilmesine 08/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.