Dava Konusu İstem : Dava; .... Bölge Müdürlüğü Kamulaştırma Başmühendisliğinde kontrol mühendisi olarak görev yapan davacı tarafından, enerji uzman yardımcısı olarak atanmasına muvafakat verilmemesi nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü 8.000- TL maddi ve 1.000- TL manevi zararın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : .... İdare Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla dava reddedilmiştir.
Bu kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay Beşinci Dairesinin 14/11/2014 günlü, E:2012/491, K:2014/7985 sayılı kararıyla, kararın gerekçesiz olması nedeniyle bozulmasına hükmedilmiştir.
.... İdare Mahkemesince Danıştay Beşinci Dairesinin bozma kararına uyularak verilen ... günlü, E:...; K:... sayılı kararla; "hukuken" personeli olan davacının, atanmadığı bir kadronun, parasal haklarından yararlanması da söz konusu olamayacağından, dava konusu işlem nedeniyle davacının "gerçekleşmiş" bir maddi zararının varlığından da söz edilemeyeceği, bu belirlemeye göre, davacıya maddi tazminat ödenmesine hukuken olanak bulunmadığı, idarenin takdir yetkisi dahilindeki muvafakat vermeme işleminden dolayı davacıya manevi tazminat ödenmesini gerektirecek koşulların da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Davacının dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek yaptığı temyiz başvurusu, Danıştay Beşinci Dairesinin 12/05/2016 günlü, E:2015/5846; K:2016/3015 sayılı kararıyla reddedilerek Mahkeme kararı onanmıştır.
Davacının; dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu öne sürerek kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasını istemesi üzerine, Danıştay dava daireleri arasındaki iş bölümünün yeniden belirlendiği Danıştay Başkanlık Kurulu'nun 01/08/2016 günlü, K:2016/32 sayılı kararına istinaden Danıştay İkinci Dairesi esasına alınan dosyada, Danıştay İkinci Dairesi'nin 11/04/2017 günlü, E:2016/15665, K:2017/2968 sayılı kararıyla, Mahkeme kararının manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanmasına, maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının ise "Muvafakat verilmemesi neticesinde davacının enerji uzman yardımcısı kadrosuna geç atanması 'nun hizmet kusurunu oluşturduğu, idarenin yargı kararıyla hukuka aykırılığı saptanan işlemleri nedeniyle davacının var ise yoksun kaldığı maaş farklarını ödemesi gerektiği, İdare Mahkemesince, iki görev arasında maaş farkı bulunup bulunmadığının, bir başka ifadeyle, tazmin edilecek bir zararın oluşup oluşmadığının araştırılmasından sonra maddi tazminat istemi hakkında bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmasına hükmedilmiştir.
Danıştay İkinci Dairesinin 11/04/2017 günlü, E:2016/15665, K:2017/2968 sayılı kararına bozma yönünden uyularak .... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararla; Mahkemelerinin ... günlü ara kararı ile davacıya muvafakat verilmeyen tarih ile EPDK bünyesinde enerji uzman yardımcısı olarak başlayacağı tarih (emsallerine göre), arasında maaş farkı bulunup bulunmadığının, bir başka ifadeyle, tazmin edilecek bir zararın oluşup oluşmadığının sorulduğu, davalı idarece gönderilen maaş bordrolarında, muvafakat verilmeyen tarihte davacının kontrol mühendisi iken aldığı maaş ile atandığı enerji uzman yardımcısı kadrosunda aldığı maaş arasında fark olduğunun anlaşıldığı, EPDK'nın davacıya muvafakat verilmesini istediği tarih baz alınarak, eğer söz konusu tarihte muvafakat verilseydi, EPDK bünyesinde enerji uzman yardımcısı olarak başlayacağı tarih ile (emsallerine göre), .... İdare Mahkemesinin ... günlü, E: ...; K:... sayılı kararıyla muvafakat verilmeme işleminin iptaline karar verildiği tarihten sonra Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nda göreve başladığı tarih arasında, kontrol mühendisi olarak aldığı net maaş ile enerji uzman yardımcısı olarak atananların aldığı net maaş arasındaki fark ay bazında karşılaştırıldığında, toplamda 5.236,88 TL davacı lehine fark oluştuğu görülmüş olup, davacının 8.000 TL maddi tazminat isteminin, 5.236,88-TL'lik kısmının davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi istemi yönünden davanın kabulüne, geriye kalan fazlaya ilişkin maddi tazminat talebi yönünden ise davanın reddine hükmedilmiştir.
Söz konusu kararın aleyhlerine olan kısımlarının taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İkinci Dairesinin 25/03/2019 günlü, E:2018/3215, K:2019/1432 sayılı kararıyla; İdare Mahkemesince davacı ile benzer durumda olanların göreve başladığı 07/06/2010 tarihinden itibaren davacının yoksun kaldığı parasal hakların belirlenerek bir hesaplama yapılması gerekirken, 15/07/2010 tarihinden sonrasına ilişkin maaş farkları dikkate alınarak hesaplama yapılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına hükmedilmiştir.
.... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı temyize konu kararla; davalı idare tarafından sunulan maaş bordrolarından, davacının 07/06/2010 tarihinden itibaren yoksun kaldığı parasal haklarının tutarının (kontrol mühendisi olarak aldığı net maaş ile enerji uzman yardımcısı olarak atananların aldığı net maaş arasındaki farkın) 7.256,39-TL olarak hesaplandığı ve belirtilen tutarın davalı idarece tazmini gerektiğinden; davanın 7.256,39-TL'lik kısmının davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi istemi yönünden kabulüne, 7.256,39-TL'yi aşan fazlaya ilişkin maddi tazminat istemi yönünden ise davanın reddine hükmedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; Personel ihtiyacı nedeniyle davacıya muvafakat verilmediği, daha sonra ilgili kuruma atamasının yapıldığı, henüz atanmadığı bir kadronun parasal haklarından yararlanmasına olanak bulunmadığı ileri sürülerek Mahkeme kararının aleyhine olan kısmının bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ:
DÜŞÜNCESİ : Davacının, henüz atanmadığı bir kadronun parasal haklarından yararlanmasına olanak bulunmadığından ve bunun sonucu olarak adı geçenin, olayda "gerçekleşmiş" bir maddi zararı söz konusu olmadığından, davalı idarenin, temyiz isteminin kabulü ile, İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın kabule ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. .... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararın kabule ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştay'da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.