Taraflar arasında görülen davada Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 25.09.2019 tarih ve 2018/1131-2019/1085 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı banka tarafından dava dışı ...’a çek defteri verildiğini, ciro silsilesi ile müvekkiline intikal eden çekin dava dışı bankaya ibraz edildiğini, banka tarafından "İş bu çekin sahte kimlik bilgileri ile şahıslar tarafından açılan hesap üzerine keşide edilmiş olması nedeni ile işlem yapılmamıştır." denilerek el konulduğunu, müvekkiline de aslı gibidir kaşesi bulunan çek fotokopisinin verildiğini, davalı bankanın üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirmeyerek müvekkilinin mağduriyetine yol açtığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.600.- TL'nin 05.09.2008 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili bankanın dava dışı üçüncü kişi ...'ın talebi doğrultusunda çek hesabı açtığını, çek hesabı açılmadan önce, imza beyannamesi, ikametgah il muhaberi, nüfus cüzdanı, vergi levhası, Ticaret Sicil Tasdiknamesi, e-vergi levhası ve Ticaret Sicil Gazetesinin incelendiğini, sosyo ekonomik durum araştırması yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak her zaman basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davalı banka, her ne kadar çek karnesi verilirken bir kısım belgeleri celp etmiş olsa da, hesap sahibinin sosyo ekonomik durum araştırması yapılırken gerekli basiret ve itinayı göstermediği, böylece davacının çek bedeli kadar zararının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 12.600,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, çek hamili tarafından dava dışı keşideciye çek karnesi veren bankanın gerekli dikkat ve özeni göstermemesi sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece verilen ilk karar, Dairemizin 06.04.2016 tarih, 2015/14187 E- 2016/3710 K. sayılı ilamı ile, “..Bankalar çek karnesi verirken kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli dikkat ve özeni göstermelidir. Sadece ibraz edilen bir kısım belgelerle yetinmeyip, hesap açtırmak isteyen kişiyi işyeri seviyesinde soruşturmak ve benzeri incelemeleri yapmak suretiyle hesap açmak ve buna göre çek karnesi vermek durumundadır. Bununla birlikte, davacı da ticari ilişkiye girdiği kişi ya da kişileri seçmekte özenli davranmalıdır. Ayrıca, işbu davanın açılabilmesi için keşideci ve cirantalara müracaat edilmesi ve yasal yolların tüketilmesi gerekir. Bir başka deyişle davacının dava konusu çekten dolayı zararının gerçekleşmesi gereklidir. Bu itibarla, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde öncelikle davacının zararının oluşup oluşmadığı hususu araştırılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı banka yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak, icra takibinin sonuçsuz kaldığı, davalı bankanın her ne kadar çek karnesi verilirken bir kısım belgeleri celp etmiş olsa da hesap sahibinin sosyo ekonomik durum araştırması yapılırken gerekli basiret ve itinayı göstermediği, böylece davacının çek bedeli kadar zararının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar çek keşidecisinin sahte kimlikle hesap açtığı anlaşılmışsa da, UYAP üzerinden celbedilen icra dosyasından tüm cirantaların herbiri için hangi talep ve işlemlerin yapıldığının tespit edilemediği, davacının ticari ilişkiye girdiği kişi ya da kişileri seçmekte özenli davranıp davranmadığı yönünde inceme ve değerlendirme yapılmadığı, dolayısıyla bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, icra dosyası aslı getirtilip, davacının keşideci dışındaki tüm borçlular hakkında yaptığı işlemler incelenerek, önceki bozma ilamı doğrultusunda yasal yolların tüketilip tüketilmediği, davacının özen borcunu yerine getirip getirmediği tespit edildikten sonra, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı banka yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 22.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.