Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Dava; davacının İl Milli Eğitim Müdürü olarak görev yaptığı dönemdeki eylemleri nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/B-(a) maddesi uyarınca kınama, ancak bir alt ceza uygulanmak suretiyle uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 07.10.2010 tarihli ve 4279 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacı hakkında yürütülen soruşturma sonucunda, kamu geliri niteliğinde olan promosyon gelirinden, davacı tarafından imzalanan oniki adet ödeme emri ile yapılan harcamaların 4734 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmadığı, mal ve hizmet alımlarının doğrudan yapıldığı hususunun sübuta erdiği ve Danıştay 1. Dairesinin 03.12.2008 tarihli ve 2008/1319 sayılı kararında promosyon adı altında bağış olarak verilen paradan kurum payına düşen payın, kamu geliri niteliğinde olduğu vurgulanmış olduğundan, davacının kamu gelirinin harcanmasında kusurlu davrandığından bahisle uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 1. maddesinde; Bu Kanunun amacının, kalkınma planları ve programlarda yer alan politika ve hedeer doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere, kamu mali yönetiminin yapışını ve işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve mali kontrolü düzenlemek olduğu belirtilmiş; 2. maddesinde; bu Kanunun, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumlan ve mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin mali yönetim ve kontrolünü kapsadığı kuralına yer verilmiş; 83. maddesinde de, bu Kanun hükümlerinin Bakanlar Kurulunca yürütüleceği öngörülmüş, böylece idare mali konularda düzenleme yapma konusunda yetkili kılınmıştır.
20.07.2007 tarihli ve 26888 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Banka Promosyonları" konulu 2007/21 sayılı Başbakanlık Genelgesinin 1. maddesinde; kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinin Maliye Bakanlığı Muhasabat Genel Müdürlüğünün (6) sıra nolu Tebliğinde belirtilen esas ve usuller çerçevesinde bankalar vasıtasıyla ödenmesine devam edileceği düzenlenmiş olup, 2010/17 sayılı Genelge ile getirilen değişiklikten önceki 4. maddesinde ise; "Yapılan protokoller uyarınca, banka tarafından verilecek promosyon miktarının tamamının personele dağıtılması genel ilke olarak benimsenmekle birlikte, toplam miktarın üçte birini geçmemek üzere Komisyonca belirlenecek tutar, birim personelinin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmak üzere ayrılabilecektir. Bu tutarlar, merkez teşkilatinda üst yönetici, taşra teşkilatında ise o birimin bağlı bulunduğu bir üst amir tarafından belirlenecek esas ve usuller çerçevesinde kullanılacaktır. Yapılacak harcamaların birimin faaliyederini sürdürmesi için gerekli ve zaruri harcamaları ihtiva etmesi; çalışma ortamlarının iyileştirilmesi, işyerlerinde verim ve çalışanların memnuniyeti ile sunulan hizmetin kalitesini artırıcı amaçlarla ortak kullanım alanları için sarf edilmesi zorunludur. Bu tutarların belirlenen amaçlar dışında kullanılmasına kesinlikle müsaade edilmeyecek ve yıl içinde yapılan harcamalar merkez teşkilatında üst yönetici, taşra teşkilatında ise o birimin bağlı bulunduğu bir üst amir tarafından denetlettirilecektir." açıklamasına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı hakkında yaptırılan soruşturma sonucunda düzenlenen 29.07.2010 tarihli soruşturma raporunda, 20.10.2008 tarihinden 18.05.2010 tarihine kadar maaş promosyon hesabından fatura karşılığı 75.575,73-TL'lik oniki adet harcamanın davacının yazılı ödeme emri ile gerçekleştirildiği, harcamaların çoğunun bireysel bir araştırma yapılarak Ordu ilinin tanınmış, köklü ve güvenilir olarak bilinen rmalarından gerçekleştirildiği, alınan malların taşınır kayıtlarının yapıldığı, teslim alma ve dağıtım tutanaklarının düzenlendiği, kurumu ve kamuyu zarara uğratan bir durumun olmadığı, kişi ve firma çıkarını koruyucu harcamalar yapılmadığı, davacının şahsi bir harcamasının olmadığı, yöneticiler tarafından maaş promosyon gelirinin kamu geliri olarak değerlendirilmediği tespitleri yapılarak, maaş promosyon hesabından yapılan tüm hizmet ve mal almalarının 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında gerçekleştirilmesinin yasal bir zorunluluk olması dolayısıyla, harcamaların Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre yapılmaması nedeniyle, banka maaş promosyonlarından kuruma intikal eden gelirin harcanmasında gereken dikkat ve özeni göstermeyen davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/B-(a) maddesi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, davacının geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmalarının olumlu olması nedeniyle bir alt ceza uygulanmak suretiyle uyarma cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açık metinlerine yer verilen mevzuat hükümleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde, maaş promosyon gelirinin Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre harcama yapılmasını gerektiren bir kamu geliri olmadığı, promosyon gelirinin ne şekilde harcanacağının ilgili tebliğ ve genelgelerde düzenlenmiş olduğu, uyuşmazlık konusu olayda da, Kurum ihtiyaçları için ayrılan banka promosyon gelirinin Başbakanlığın 2007/21 saydı Genelgesi'nin 4. maddesinde öngörülen esas ve usullere uyulmak suretiyle harcanmış olduğu, yapılan harcamalarda usulsüzlük bulunmadığı ve kurumun zarara uğratılmasına neden olan bir durumun olmadığı anlaşıldığından, davacının kuruma intikal eden gelirin harcanmasında gereken dikkat ve özeni göstermediğinden bahisle uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 23/12/2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayadığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.