Gerekçede sanık ...'un "..." yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiştir.
Adli emanete kayıtlı eşyalar ve dijital materyallerle ilgili imajlar hakkında, mahallinde her zaman karar verilmesi mümkün görülmüştür.
... hesaplarındaki rutin hesap hareketlerin müsnet suç yönünden, delil ya da örgütsel faaliyet olarak değerlendirilemeyeceğinden; sanıkların süreçteki savunmaları ile hesap bilgilerini ve bakiyelerine yönelik bilgileri içerir dokümanlarda; belirtilen tarihlere yönelik hesap bakiyelerinde sanıklar ..., ... ve ...'nın mevduat gelişimlerinin bulunduğunun, sanıklar ... ile ...'nin hesaplarında ise bulunmadığının; sanıklar ..., ...'un katılım hesabı açma/temdit ve çeşitli bankacılık işlemlerini içerir mevduat hareketlerinin; ......nın katılım hesabı temdit ve çeşitli bankacılık işlemlerini içerir mevduat hareketlerinin bulunduğunun; katılım hesaplarını kapattığı anlaşılan ...'nin cari mevduat hesabı ile bankacılık işlemlerinin, ...'ın ise belirtilen tarihlerde sadece mevduat hesabının bulunduğunun ve hesap hareketlerinin de belirtilmediğinin görülmesi karşısında; sanıklara ait bütün hesapların açılış tarihlerinden itibaren hesap hareketlerini içerir dökümlerinin getirtilip incelenmesi, gerektiğinde bu konuda bilirkişi incelemesi de yaptırılmak sureti ile örgüt liderinin talimatı üzerine katılım hesabı açma ve mevduat artışı gibi mutad dışına çıkan hesap hareketlerinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, toplanan diğer deliller karşısında sonuca etkili görülmemiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar müdafiilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri sair nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanıklar hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece TCK’nın 58/9 maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan maddenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6 maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeple BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususların 5271 sayılı CMK'nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükmün C maddesinde "göndermesi gereği TCK'nın 58/6 maddesi" ibaresinin çıkarılması ve "denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmasına," dair cümlenin önüne "cezanın infazından sonra" ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.05.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.