MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.02.2015 gününde verilen dilekçe ile aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.07.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 33 ada 127 parsel sayılı arsa vasfındaki taşınmazın paylı malikleri olduklarını, taşınmazın aynen taksiminin mümkün olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazdaki ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 33 ada 127 parsel sayılı taşınmazın harita bilirkişisi raporunda ve krokisinde A harfiyle belirtilen kısmının davacı, B harfiyle belirtilen kısmının davalı adına olacak şekilde aynen taksimine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Taşınmazın aynen taksiminin mümkün olduğundan söz edilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması, taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğrayıp uğramayacağının değerlendirilmesi gerekir.
Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
Ayrıca aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl Özel İdaresinden İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulmalıdır. Onay makamınca aynen taksimin mümkün olduğunun belirtilmesi halinde, taşınmazın aynen taksimine karar verilebilir. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.
Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; mahallinde teknik bilirkişi vasıtasıyla yapılan keşif sonrasında alınan fen bilirkişi raporuna göre, aynen taksiminin mümkün olduğu bildirilmiş ise de bilirkişi tarafından düzenlenen ifraz (taksim) projesinin, ... Belediyesine gönderilerek aynen taksimin mümkün olup olmadığı hususunda görüş sorulduğu ancak bu konuda onay makamı olan Belediye Encümeninden karar alınmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle araştırma ve inceleme yapılması mümkünse dava konusu taşınmazın aynen taksimi konusunda birden fazla ihtimalli ifraz projesinin hazırlanması, tarafların ifraz projeleri hakkında beyanlarının alınması, hükme esas alınacak projenin Belediye Encümeni tarafından onaylanmasından sonra aynen taksim konusunda hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de mahkemece, 492 sayılı Harçlar Yasası ve Harçlar Yasasının Genel Tebliği'nin 1 sayılı Tarifesi gereğince aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilen taşınmaz yönünden bu taşınmazın değeri üzerinden karar tarihi itibariyle binde 4,55 oranında harç alınmasına karar verilmesi gerekirken hüküm sonucunda maktu harca hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 08.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.