"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Yıkım Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, davaya konu 253 ada 1 parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki binanın davalılara ait olduğuna dair tapu kaydında şerhin bulunduğunu, fiili durumda da binanın 2000 yılında davaya konu taşınmaz üzerindeki binanın davacı malik Orman Genel Müdürlüğünün rızası olmaksızın inşa edildiğini, davalıların haksız işgalci olduğunu, bu nedenle davalıların müdahalesinin önlenmesini, taşınmaz üzerindeki binanın kal’ine ve 23.07.2005-23.08.2010 tarihleri arasındaki dönem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000 TL ecrimisilin faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2013/18899 Esas 2014/6080 Karar sayılı ilamı ile, dava değeri dava tarihi itibariyle mahkemenin görev sınırı olan 7.230 TL'nin üzerinde olduğundan davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesinin görevinde olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde bulunduğundan, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığına işaret edilerek bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, görevsizlik kararı verilerek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilmiş, bu karar temyiz edilmeksizin 24.12.2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda, davaya konu taşınmaz üzerindeki yapının orman kadastro tespitinden önce var olması, davalılara ait olduğuna dair tapuda şerhin bulunması, yapının bulunduğu kısmın ormandan açma yer olmadığının bilirkişi raporlarıyla sabit olması bu nedenle davalıların haksız işgalci olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım istemine ilişkindir.
Somut olayda, davaya konu 253 ada 1 parselde kayıtlı arsa vasıflı taşınmazın 02.11.2007 tarihinde kadastro yoluyla davacı ... adına tam hisseli olarak tescil edildiği, tapunun beyanlar hanesinde, üzerindeki betonarme binanın davalı olarak gösterilen ... ve ...’a ait olduğu şerhinin yer aldığı, kadastro tutanağına göre 15.06.2007 tarihinde kadastro tespitinin yapıldığı, 2000 yılında davaya konu taşınmazın davalılar tarafından inşa edildiği, dosyada yer alan veraset ilamına göre, ...’ın 23.03.1974 tarihinde vefat ettiği, davacı vekilince mirasçılarının davaya dahil edildiği, diğer davalı ...’ün de, murisin mirasçısı olduğu anlaşılmaktadır.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına,davaya konu taşınmaz üzerindeki yapının davalılar murisi ve davalı ...’e ait olduğunun kadastro tespiti sırasında tapunun beyanlar hanesine şerhi ile davalılara ait olduğu anlaşıldığına göre, davacı vekilinin ecrimisil talebinin reddine ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin elatmanın önlenmesi ve ka’l talebinin reddine ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinde: “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.”, yine Türk Medeni Kanunu'nun 722. maddesinde: “ bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur.Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir. Aynı koşullar altında arazinin maliki de, rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir.” ve 723. maddesinde ise: “ Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran arazi maliki iyiniyetli değilse hakim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.” şeklinde hükümler mevcuttur.
Şu halde, tapu kaydındaki davaya konu taşınmazın üzerindeki binanın davalılara ait olduğuna dair şerh sebebiyle, TMK’nin 723. maddesi gereği mahkemece re’sen belirlenecek uygun bir bedel üzerinden davalılar lehine hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesi ve kal talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile, 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin ecrimisile yönelik temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle reddine, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 01.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.