Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 21/12/2020 tarih ve 2020/416 esas ve 2020/222 karar sayılı kararı aleyhine davacı vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı B. U. Nak. Kuy. Pet. Ür. San ve Tic. Ltd. Şirketi adına kayıtlı .. … 880 plakalı aracın, 13/11/2018 tarihinde H. Y. yönetiminde sebebiyet verdiği kaza sebebi ile, müvekkili şirkete 670696317 poliçe no ile kasko sigortalı ... …. 85 plakalı araçta hasara sebebiyet verdiğini, davalı araç sürücüsünün % 75 oranında kusurlu olduğunu, müvekkilinin kaza nedeni ile sigortalısına 170.000-TL hasar tazminatı ödediğini, müvekkilinin meydana gelen hasar nedeni ile sigortalısına ödediği tazminattan sovtaj tahsilatı sonrasında karşı tarafın kusuru oranında 90.000-TL alacağının bulunduğunu belirterek tazminat talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; somut uyuşmazlıkta usulüne uygun yürütülmüş bir arabuluculuk faaliyetinden söz edilemeyeceği belirtilerek "7155 Sayılı Kanunun 20'nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23'üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE," reddine karar verilmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; davadan önce yapılan arabuluculuk görüşmesi sonrasında arabuluculuk faaliyetine ilişkin tutanağın dava dilekçesine eklenerek dava açıldığını, ancak mahkemece bunun kabul edilmeyerek davanın usulden reddine karar verildiğini, kanun tarafından arabulucu işlemlerinin daha hızlı ve kolay olabilmesi için arabulucuya tarafları bilgilendirme açısından böyle bir kolaylık sağlanmışken mahkeme tarafından arabuluculuk bildirimleri için tek yolun resmi tebligat usullerinin uygulanması gerektiği değerlendirmesinin oldukça yanlış ve hukuka aykırı olduğunu, arabuluculuk yolunun getirilmesindeki amacın uyusmazlıkların, tarafların dava yoluna gitmeden müzakere ve sulh yoluyla kısa sürede çözebilmek olduğunu, mahkemenin uygun gördüğü şekilde sistemin işleyecek olması arabuluculuk sürecinin mahkeme sürecinden farksız olarak uzun ve karmaşık hale gelmesine neden olacağını ve bunun da alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olarak getirilen arabuluculuğun amacına ters düşeceğini, kanun tarafından istediği şekilde bildirim yapabilme hakkı verilen arabulucunun tebligat yolunu seçmesi arabulucunun kendi takdiri olduğunu, arabulucunun söz konusu seçimi nedeniyle taraflarına atfedilebilecek kusur bulunmadığını, kaldı ki arabulucunun davalı tarafa bildirimi usulüne uygun olarak yerine getirdiğini, davalının Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca kurulmuş tüzel kişi olup, yasa gereği şirket esas sözleşmelerinde şirket merkezinin bulunacağı yerin, diğer bir deyişle şirket adresinin gösterilmesi zorunluluğu bulunduğunu, dolayısıyla şirket merkezi (adresi) değişikliği durumunda bu değişikliğin tescil edilmesi gerektiğini, görüldüğü üzere kanun koyucu şirket adres bildirimi ve değişikliklerinin sorumluluğunu şirketlerin üzerine yüklediğini, bu bağlamda davalının ticaret sicilinde kayıtlı adresine arabuluculuk davet mektubunun ulaşmamasının gerek arabulucunun gerekse müvekkil şirketin sorumluluğunu gerektiren bir konu olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava: davacı sigorta şirketi tarafından, kasko sigorta poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile sigortalısına ödenen zarar tazminatını, sigortalısının halefi sıfatıyla kazada kusurlu olduğunu iddia eden davalı araç işleteninden tazmini talebine ilişkindir.
HMK'nun 355. Maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle Türk Ticaret Kanunu'na eklenen 5/A maddesinde, "Bu Kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." hükmü bulunmaktadır.
Hukuki uyuşmazlıklarda arabulucuk yönetmeliğinin 25/3 maddesinde " Arabulucu ilk oturum davetini yaparken toplantı tarihi ve yerinin belirlenmesi konusunda taraflar ile iletişim kurar. Taraflarla yaptığı görüşme sonucunda bir mutabakat sağlanamazsa toplantı tarihini ve yerini kendisi belirler." düzenlemesi mevcuttur. Aynı yönetmeliğin 25/8 maddesinde de " Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması, yapılan görüşmeler sonucunda veya kanunda belirtilen süre içerisinde anlaşmaya varılamaması yahut varılması hallerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhal adliye arabuluculuk bürosuna bildirir." belirtilmiştir.
Mahkemece, her ne kadar davacı tarafça arabulucuya başvurulmuş ise de, dosyaya sunulan 02.09.2019 tarihli Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı "Adı geçen taraf 1 vekili bizzat M. E. U. Arabuluculuk ofisine geldi. Taraf 2 ye PTT aracılığıyla ve RR06572369118 gönderi numarasıyla toplantı gün ve saatini bildirir davet mektubu gönderilmiştir. Gönderilen adresin ticaret sicili gazetesinde bulunan güncel adresi olmasına rağmen iade edilmiştir....." şeklinde düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Böylelikle davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmadan veya davalıya arabuluculuk başvurusu denetlenebilir şeffaf bir şekilde bildirilmeden, davalının gıyabında arabuluculuk işleminin yürütüldüğü ve sonuçlandırıldığı belirtilerek usulüne uygun yürütülmüş arabuluculuk faaliyeti bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, somut uyuşmazlıkta davacı tarafça dava açılmadan önce arabulucuya başvurulduğu ve dava dilekçesine ekli arabuluculuk son tutanak içeriğine göre, davalı tarafa toplantı gün ve saatini bildirir davet mektubunun gönderildiği, gönderilen adresin ticaret sicil gazetesinde bulunan güncel adresi olmasına rağmen iade edildiğinin belirtildiği, tutanak başlığında davalı B. U. Nakliyat Kuyumculuk Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin adresinin … Mahallesi …… üzeri No:…….. Silopi Şırnak olarak belirtildiği ve Yargılama esnasında, söz konusu adrese yerel mahkemece çıkartılan tebligatların iade edildiği ve Yerel Mahkemece söz konusu adres itibari ile davalı şirkete gerekçeli kararın TK 35. Maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Son tutanak içeriğine göre arabulucu tarafından yapılan tebligatın davalının ticaret sicildeki güncel adresi olduğunun belirtilmesi nedeni ile, yapılan işlemin yönetmeliğin 25/3-8 maddelerine uygun olduğu, yargılama aşamasında da mahkemece davalının adresinin tespit edilememesi nedeni ile söz konusu adrese TK 35. Maddeye göre tebligatın yapılarak taraf teşkili sağlandığı anlaşıldığından bu itibarla mahkemece davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
22.07.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 7251 sayılı Yasa'nın 35.maddesi ile 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca "ilk derece mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması" nedenleriyle 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekir.
Bu itibarla; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, HMK'nın 353/1-a-4 ve 6 maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 -Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile;
Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 21/12/2020 tarih 2020/416 esas ve 2020/222 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-a-4 ve 6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
Dosyanın davanın yeniden görülmesi için MAHALLİNE İADESİNE
2 Davacıdan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
3 İstinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama neticesinde verilecek kararla birlikte değerlendirilmesine,
4 Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK'nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi.10/03/2021