
Özet:
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 07.06.2022 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 08.12.2022 tarihli kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; asıl işveren olan davalının değişen alt işveren nezdinde çalışan davacının ve aynı durumdaki diğer işçilerin davalıya karşı muvazaa iddiası ile açılan davaların Yargıtay incelemesinden de geçerek muvazaanın tespiti yönünde kesinleştiğini, bu durumda davacının da başlangıçtan itibaren asıl işveren işçisi sayılması ve üyesi olduğu... Sendikası (...) ile davalı ... arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinden yararlandırılması gerektiğini ileri sürerek ücret farkı, iş riski primi, ikramiye, sosyal yardım, giyim yardımı, kira ve aydınlatma yardımı ile ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dışı ... ... Kayn. ve Taahhüt ... Tic. San. Ltd. Şti. (... Limited Şirketi) işçisi olduğunu, davalı Kurumun 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na göre bu Şirketten hizmet satın aldığını, bu nedenle davanın anılan Şirkete ihbarını talep ettiklerini, asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa işi alan işverenin alt işveren değil bağımsız işveren olarak sayılması gerektiğini, ayrıca işyerinde verilen hizmetle veya yapılan üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi durumunda ortada iki bağımsız işveren bulunacağını, somut olayda emir ve talimatların Şirketin kendisi tarafından verildiğini, vardiya listesinin, giriş çıkış ve puantaj kayıtları Şirket tarafından düzenlenip davalının sadece ihale makamı olarak denetim yükümlülüklerini yerinde getirdiğini, belirtilen sebeplerle talep edilen alacakların tamamından dava dışı Şirketin sorumlu tutulması gerektiğini, faiz talebinin de hatalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İhbar Olunan ... Limited Şirketi cevap dilekçesinde; davacı işçi üzerinde emir ve talimat verme gibi hiçbir hakkı bulunmadığını, davaya konu alacaklardan sorumlu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından yapılan işin yardımcı iş olmayıp asıl iş niteliğinde olduğu, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun ve davacının baştan itibaren asıl işveren işçisi olduğunun kabul edilmesi gerektiği; celp edilen üye fişinden davacının Maden İş Sendikasına üye olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacının çalıştığı hizmet alım sözleşmesi bakımından muvazaa tespiti yapılmadığını, davacının asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanamayacağını, davacının sendika üyelik bildiriminin davalı müvekkiline bildirilmediğini, faiz türü ve başlangıcının hatalı tespit edildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, davalıya ait işyerinde kayden ihbar olunan Şirketin işçisi olarak çalıştığı, emsal dava dosyalarında verilen ve kesinleşmiş yargı kararlarında, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığının kabul edildiği, davacının da bahsi geçen emsal dava dosyalarında irdelenen hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştırıldığı gözetildiğinde, davacı açısından da asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığının benimsenmesinin isabetli olduğu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 39 uncu maddesi dikkate alındığında davacının toplu iş sözleşmesinin imza tarihinden önce 06.09.2019 tarihinde taraf işçi sendikasına üye olduğu, Mahkemece yürürlük tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiğinin benimsenmesinin yerinde olduğu, alacaklara uygulanan faiz tür ve başlangıç tarihleri ile harç, yargılama gideri ve vekâlet ücreti açısından da hükümde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği benzer gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı, davacının davalı işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanıp yararlanamayacağı ve talep edilen alacaklara hak kazanıp kazanmadığı hususlarındadır.
İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 nci maddesinin yedi ve sekizinci fıkraları, 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri, 27.09.2008 tarihli ve 27010 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (g) bentleri ile 4 ve 11 inci maddeleri ve 12 nci maddesinin ikinci fıkrası.
Dairemizin 31.05.2023 tarihli ve 2023/6819 Esas, 2023/8311 Karar sayılı; 17.05.2023 tarihli ve 2023/6878 Esas, 2023/7225 Karar sayılı; 17.05.2023 tarihli ve 2023/6873 Esas, 2023/7220 Karar sayılı; 17.05.2023 tarihli ve 2023/6871 Esas, 2023/7218 Karar sayılı; 17.05.2023 tarihli ve 2023/6870 Esas, 2023/7217 Karar sayılı; 17.05.2023 tarihli ve 2023/6872 Esas, 2023/7219 Karar sayılı; 17.05.2023 tarihli ve 2023/6874 Esas, 2023/7221 Karar sayılı; 17.05.2023 tarihli ve 2023/6875 Esas, 2023/7222 Karar sayılı; 17.05.2023 tarihli ve 2023/6877 Esas,2023/7224 Karar sayılı; 17.05.2023 tarihli ve 2023/6876 Esas, 2023/7223 Karar sayılı kararları.
Dairemizin 19.10.2020 tarihli ve 2020/6727 Esas, 2020/12289 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:
"... Tüm dosya kapsamından, davacı işçinin sendika üyeliğinin dava tarihi itibariyle işverene bildirilmediği anlaşılmaktadır. Dairemiz incelemesinden geçen emsal dosyalar uyarınca (örneğin Dairemizin 2020/6056 E-2020/9257 K. sayılı ilamı) dava tarihi itibariyle sendika üyeliği işverene bildirilmeyen davacı işçi yönünden, davalı işyerinde davacı ile birlikte çalışan işverenin sendikasız işçisinin bulunmadığı anlaşılmakla davacının ilave tediye ücreti isteminin fiilen aldığı ücret esas alınarak sonucuna göre değerlendirilmesi ve davacının fark ücret alacağı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
..."
Dairemizin 17.10.2022 tarihli ve 2022/13480 Esas, 2022/12661 Karar sayılı kararında da Dairemizin muvazaanın varlığı durumunda işçinin gerçek işveren tarafından bağıtlanan toplu iş sözleşmesinden yararlanma koşulları şu şekilde açıklanmıştır:
"...
Somut uyuşmazlıkta olduğu gibi asıl alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığının ya da geçerli olarak kurulmadığının ve işçinin çalışma süresinin en başından itibaren asıl işverenin işçisi olduğunun belirlendiği durumlarda; işçi, toplu iş sözleşmesinin imza tarihinde yetkili sendikaya üye olsa da gerçek işveren olan asıl işverenin toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi; ancak taraf sendika üyeliğinin gerçek işverene bildirildiği tarihten itibaren mümkündür. Somut uyuşmazlık dönemi için davacının sendika üyeliği, toplu iş sözleşmesinin tarafı Sendika tarafından davalı Belediyeye bildirilmediği gibi davacının da toplu iş sözleşmesinden yararlanma talebi ile davalı Belediyeye bir başvurusu olmamıştır.
..."
Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Somut uyuşmazlıkta davalı ile davacıyı çalıştıran alt işverenler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığı kabul edilerek davacı işçinin baştan itibaren davalının işçisi olarak kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. İlgili Hukuk bölümünün (3) numaralı paragrafında yer verilen, davacı da dâhil olmak üzere aynı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında aynı işte çalışan işçilerle ilgili olarak muvazaa tespitine dair kesinleşen Mahkeme kararları dikkate alındığında; bu kabulde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Mahkemece davacının toplu iş sözleşmesinin imza tarihinden önce 06.09.2019 tarihinde taraf işçi sendikasına üye olduğu ve buna göre davalının tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıç tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği kabul edilerek hüküm kurulmuştur. İlgili Hukuk bölümünün (4) ve (5) numaralı paragraflarında yer verilen Dairemizin kararlarında da ifade edildiği üzere, davacı işçi; toplu iş sözleşmesinin imza tarihinde yetkili sendikaya üye olsa da gerçek işveren olan asıl işverenin toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi, taraf sendika üyeliğinin gerçek işverene bildirildiği tarihten itibaren mümkün olduğundan Mahkemenin sözü edilen kabulü hatalıdır.
Dosya kapsamından davacının 06.09.2019 tarihinde... Sendikasına üye olduğu, Sendikanın 19.06.2020 tarihli yazısı ile sendika üyeliğinin davalı işverene bildirildiği, davalının dosyaya sunduğu 02.02.2023 tarihli yazıya göre, Sendikanın yapmış olduğu bildirimin 22.06.2020 tarihinde davalı tarafından kaydedildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacının, sendika üyeliğinin davalı işverene bildirildiği 22.06.2020 tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olabileceği gözetilmeden karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
İlave tediye alacağı bakımından ise; sendika üyeliğinin davalı işverene bildirim tarihine kadar davalı işyerinde davacı ile birlikte çalışan işverenin sendikasız işçisinin bulunması hâlinde bu işçinin ücretine göre, bu şekilde çalışan bir işçinin bulunmaması hâlinde ise davacının fiilen aldığı ücret esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi de bir diğer bozma nedenidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.