Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalının istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, 2013 yılı Mayıs ayına kadar davalı şirketten elektrik tedarik ettiğini, davalının faturalarda hizmet karşılığı olmayan kayıp kaçak bedeli altında haksız tahsilat yaptığını, Yargıtay kararlarına göre sayaç okuma bedeli ve diğer bedellerin de haksız olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere kayıp kaçak bedeli olmak üzere tüm haksız bedellerin 10.000,00.-TL’nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusuz kaldığından esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş; Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Hukuk Mahkemelerinin kesin olduğu yasalarla belirtilenler dışındaki kararlarının kanun yolu denetimi, 5235 sayılı Yasa ile kurulan Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihine kadar sadece Yargıtay tarafından "Temyiz yolu ile" yapılmakta iken 5235 sayılı Yasa ile kurulan Bölge Adliye Mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinde faaliyete geçirilmesi üzerine kanun yolu denetimi iki kademeli hale gelmiştir. Başka bir deyişle İlk Derece Mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinden sonra verdiği kararlara karşı doğrudan temyiz yolu kapatılmıştır.
6100 sayılı HMK daki yeni düzenleme ile getirilen istinaf kanun yolu, ilk derece mahkemesi ile temyiz incelemesi arasında, ikinci derece bir denetim mekanizması ve kanun yoludur.
İstinaf kanun yolu uygulamasında, ilk derece mahkemesi kararından sonra, karar önce istinaf denetimine tâbi tutulmakta, istinaf denetiminden sonra temyiz yolu açıksa temyize başvurulmaktadır. Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle yargılama üç aşamalı hale gelmiştir. Önce İlk Derece Mahkemesinde ilk derece yargılaması yapılarak karar verilmekte, ardından Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf incelemesi ile vakıa ve hukukilik denetimi yapılmakta, son olarak da Yargıtay’da temyiz incelemesine gidilmektedir.
Bölge Adliye Mahkemesi, istinaf başvurusu üzerine tarafın istinaf başvurusunun usulden/esastan reddine karar verebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak yeniden hüküm kurabilir.
Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz (Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay'ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir." (Prof.Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001, s; 4732 -4737)
İlk derece Mahkemesince oluşturulan hükümde, "karar verilmesine yer olmadığına" kararı verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş, bu hükme karşı sadece davalı tarafından istinaf incelemesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından verilen "davanın reddi" kararına karşı sadece davalı tarafından istinaf incelemesi yoluna gidilmekle Bölge Adliye Mahkemesince; sadece davalı tarafından istinaf incelemesinin talep edildiği göz ardı edilerek, "davanın reddi" kararının davalı yararına olduğundan bu karara karşı davacı tarafın istinaf yoluna gidilmediğinden davalı yararına oluşan aleyhe karar verme yasağı ilkesi ihlal edilerek esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş olması doğru değildir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vermiş olduğu davanın reddine ilişkin karar, davalının daha lehine olmakla istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nun 371. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 23/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.