Özet:
- Karara esas alınan adli tıp raporunun denetime imkan verir nitelikte gerekçelendirilmediği ve karara esas alınamayacağı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, bu rapora itibar edilerek hüküm kurulamaz.
- Bu durumda mahkemece, üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek uzmanlardan (dermatoloji. Göz, psikiyatri) oluşacak bir bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilerek nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir.
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, psikiyatri uzmanı davalı doktora tedavi için başvurduğunu, davalı doktorun kendisine reçete yazdığını, ancak ilaçların yan etki göstererek davacının vücudunda ve gözünde yanıklara sebep olduğunu ve davacının çalışamaz duruma geldiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminat ile olay nedeniyle duyulan ızdırap ve elem karşılığı 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan ve tedaviyi yapan doktorların bilimin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.
Dosya kapsamı incelendiğinde ... C.Başsavcılığının takipsizlik ile sonuçlanan soruşturması sırasında alınan Adli Tıp Kurumu ... 2.Adli Tıp İhtisas Kurulunun 05/03/2014 tarih ve 1392 sayılı bilirkişi raporunda, davacının bipolar efektif bozukluğu sebebi ile lamictal ve lustral ilaçlarının reçete edildiği, ilaç kullanımı sonrası oluşan toksik epidermal nekralizis tablosunun herhangi bir kusur ve ihmalden kaynaklanmadığı, kullanılan ilacın yan etkilerinden olduğu rapor edilmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkiş raporunun incelenmesinde; davacıda oluşan tablonun ilacın yan etkilerinden olup olmadığı, bu yönde prospektüsünde herhangi bir uyarının yer alıp almadığı, bu kapsamda davacıya herhangibir uyarının yapılıp yapılmadığı, ilacın dozunun yeterliliği, doz aşımı olup olmadığı ve neticeten davacının itirazlarını karşılar nitelikte yeterli bir bilirkişi incelemesi bulunmadığı, karara esas alınan adli tıp raporunun denetime imkan verir nitelikte gerekçelendirilmediği ve karara esas alınamayacağı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, bu rapora itibar edilerek hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece, üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek uzmanlardan (dermatoloji. Göz, psikiyatri) oluşacak bir bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilerek nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, değinilen bu yön gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(www.corpus.com.tr)