Davacı iddiası: Davacı taraf, davalı işyerinde güvenlik görevlisi/vardiya amiri olarak 01.11.2005 tarihinden 27.09.2017 tarihine kadar çalıştığını, iş yerinde yemek, servis, ayakkabı, bayramlarda tatlı, ramazan ayında erzak paketi verildiğini, davacının işyerine ait lojmanda kaldığını, iş yerine kart ile girip çıktığını, giriş çıkışlarının net olarak belli olduğunu, maaşını bankadan aldığını, elden para almadığını, iş yerinde ara dinlenmesi verilmediğini, çalışmanın karşılığının da ödenmediğini, iş yerinde 6 görev noktası olduğunu, bu görev noktalarının 3 tanesinde her zaman tek kişi çalıştığını, diğer 3 görev noktasında çalışanların izin durumuna göre 1 ya da 2 kişi çalıştıklarını, çalışanların nöbet noktasından ayrılmasının yasak olduğunu, yemek ya da başka ihtiyaçla göreve ara verilemediğini, görev noktalarından sadece bir tanesinde tuvalet olduğunu, diğerlerinde tuvaletin dahi olmadığını, davacı ve diğer çalışma arkadaşlarının saatte bir ya da görev noktasının durumuna göre yarım saatte bir tek kişi olarak devriye gezdiğini, işçilerin çalışma sürelerinde ara dinlenmesi yapmasının zaruri olduğunu, bunun işçinin dinlenme haklarından olduğunu, ara dinlenmesi yapmadan çalıştırılan davacının bu süresinin bedelinin ödenmesi gerektiğini iddia etmiş; şimdilik talep ve dava hakkını saklı tutarak 1.000,00 TL ara dinlenmesi alacağının tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili yargılama aşamasında sunmuş olduğu ıslah dilekçesi ile talep ettikleri ara dinlenme ücret alacağını fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.515,20 TL olarak ıslah ettiğini bildirmiştir.
Davalı savunması: dilekçesinde, zamanaşımı itirazında bulunmuş, davacının 01.11.2005 - 27.09.2017 tarihleri arasında Özel Güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, fabrikada devam eden grev nedeniyle işçilerin istifa ettiğini, fabrikanın 22.08.2016 tarihinden beri çalışmadığını, fabrika ile entegre olan liman kısmının fabrikalardan şirket bölünmesi ile ayrıldığını, liman güvenlik noktalarının kapandığını, personel fazlalığı olduğundan davacı ve 9 çalışanın işine son verildiğini, davalı şirket fabrikasında 3 ana giriş kapısı, liman girişi rıhtım ve Gemsaz görev noktaları bulunduğunu, her vardiyada 1 vardiya amiri, 1 vardiya amir yardımcısı ve 9 güvenlik görevlisi toplamda 10 personel ile görev yapıldığını, davacının fabrikada 3 noktada da çalıştığını, görev noktalarının hepsinde tuvalet mevcut olduğunu, 2 kişi olarak görev yaptıklarından yemek, çay, namaz ve tuvalet ihtiyaçlarını dönüşümlü olarak giderdiklerini, iddia edildiği gibi bir kısıtlama olmadığını, diğer 2 ana giriş kapısında da durumun aynı olduğunu, liman kapısında da tuvaletin mevcut olduğunu, Liman, Rıhtım ve Gemsaz noktalarının çok yoğun olmadığını, buralarda görev yapan personelin ihtiyaçlarını vardiya amirlerini çağırarak giderdiklerini, davacının yarım saat ara dinlenmesi yaptığını, yemeğinin bulunduğu yere gönderildiğini, bu çalışanların çay saati molalarının sınırsız olduğunu, kendilerinin istedikleri zaman çay molası verdiklerini, davacının görev yaptığı yerlerde gayet konforlu koltukların bulunduğunu, resimlerin de sunulacağını, alacak iddialarını kabul etmediklerini, davacının maaşının bordrolarda belli olduğunu savunmuş; davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece: '' davanın kabulü ile, 5.151,20 TL brüt ara dinlenme ücreti alacağının 1.000,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren, bakiyesinin ıslah tarihi olan 07/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, '' şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı istinaf sebepleri: Yerel mahkeme kararının haksız ve yersiz olduğunu, 1,5 saatlik ara dinlenme karşılığı ücretlere itiraz ettiklerini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, fazla mesai ücretlerinde hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, dosyaya sunulan resimler ve tanık ifadelerinin incelenmediğini, mahkeme tarafından keşif yapılarak davacının çalışma şartları çalıştığı yerin görülmediğini, iş verene aynı şekilde dava açanların birbirlerine tanıklık yapamayacağını belirterek yerel mahkeme kararının bozulmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İstinaf taleplerinin değerlendirilmesi ve gerekçe: 6100 Sayılı HMK'nın 355. Maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf sebepleriyle bağlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Davacının fazla mesai ücretine hak kazanıp kazanamayacağı uyuşmazlık konusudur.
Fazla mesai talep eden kişinin iddiasını ispatla yükümlüdür.İşyeri kayıtları ve tanık anlatımlarına göre işyerinde davacının haftanın altı günü 3 vardiya halinde günlük 8 saat çalıştığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık davacının günlük 8 saat çalışmasında yarım saat ara dinlenme süresinin düşülüp düşülemeyeceği yönündedir.
İşçinin normal çalışma süresi 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 63. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırk beş saattir. Fazla çalışmalar ve fazla sürelerle çalışmalar İş Kanunu'nun 41- 43. maddeleri ile İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliğinde düzenlenmiş olup, fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırk beş saati aşan çalışmalardır. Ancak tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresinin, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde on bir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ilkesi benimsenmiştir. Yine aynı maddede “Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz. Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir” düzenlemeleri yer almaktadır.
Günlük çalışma süresinin 11 saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağını ve zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 68. maddesinde ise “Ara Dinlenmesi” düzenlenmiştir. Ara dinlenmesi, günlük iş süresi içinde işin gereğine ve o yerin geleneklerine göre düzenlenmek suretiyle günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında verilen dinlenme süresidir. Ara dinlenmesi işçinin çalışma yükümlülüğünün bulunmadığı, bu süreyi nerede ve nasıl geçireceğine serbestçe karar verebileceği bir zaman dilimidir. Bu süre içinde işçi yeme, içme ve zorunlu ihtiyaçlarını giderir. Anılan madde;
“Günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin gelenekleri ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle işçilere;
a-) Dört saat veya daha kısa süreli işlerde on beş dakika,
b-) Dört saatten fazla ve yedi buçuk saate kadar (yedi buçuk saat dahil) süreli işlerde yarım saat,
c-) Yedi buçuk saatten fazla süreli işlerde bir saat, ara dinlenmesi verilir.
Bu dinlenme süreleri en az olup aralıksız verilir. Ancak bu süreler, iklim, mevsim, o yerdeki gelenekler ve işin niteliği göz önünde tutularak sözleşmeler ile aralı olarak kullandırılabilir.
Dinlenmeler bir işyerinde işçilere aynı veya değişik saatlerde kullandırılabilir. Ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmaz.” hükmünü içermektedir.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre, dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az on beş dakika, dört saatten fazla ve fakat yedi buçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat; günlük yedi buçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saattir. Uygulamada yedi buçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. 4857 Sayılı İş Kanununun 63. maddesi hükmüne göre günlük çalışma süresi on bir saati aşamayacağından, 68. maddenin belirlediği yedi buçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenme süresinin günlük en çok on bir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir.
İşçi kural olarak ara dinlenme süresini serbestçe kullanır, diğer bir deyişle bu süreyi işyeri dışında veya işyerinde geçirebilir. Bununla beraber, işin veya işyerinin özelliği işçilerin ara dinlenmesi sırasında işyerinin dışına çıkmasını sakıncalı kılıyorsa ya da bazı güçlükler yaratıyorsa, işçilerin bu süreyi işyerinde geçirmesine ilişkin bir uygulama yasaya aykırı sayılamaz (Süzek, S: İş Hukuku, Yenilenmiş 11. Baskı, 2015, s. 839).
Buna karşılık işçi ara dinlenmesinde işyerinde kalıyor ve çalıştırılıyorsa veya işverenin talimatı ile işin başında bulunduruluyorsa ve çıkacak iş için çalışmaya hazır durumda bekletiliyorsa, ara dinlenmesi süresi iş süresinden sayılır. Bu durumda işçinin o hafta içinde çalıştığı sürelerle ara dinlenmelerinde çalıştığı süreler toplamı 45 saati aşarsa, işçi aşan kısım kadar fazla çalışma ücretine hak kazanır ( Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/8302 Esas, 2018/13784 K.)
Davacı ara dinlenme süresi olmadığını iddia etmektedir. Davalı tanıkları her güvenlik noktasında iki kişinin görev yaptığı, her ara dinlenmede biri dinlenirken diğerinin çalıştığı, yarım saat ara dinlenmesi olduğu, tek güvenlik görevlisinin çalıştığı durumlarda vardiya amirlerinin ara dinlenme zamanı oraya gittiğini ve güvenlik görevlisinin bu şekilde ara dinlenmesi yaptığını,davacının vardiya amiri olduğu için yanında mutlaka bir güvenlik görevlisi bulunduğunu ve vardiya amirlerinin yemek molasını tam olarak kullandıklarını ifade etmiş, davacı tanıkları ise güvenlik görevlilerinin bazı yerlerde tek ,bazı yerlerde çift olmak üzere 08-16.00/16.00-24.00/24.00-08.00 saatleri arasında olmak üzere 3 vardiya çalıştıklarını, normalde işyerinde 1 saat yemek molası olduğunu ancak güvenlik görevlilerinin bunu ancak 10-15 dk kullanabildiklerini beyan etmişlerdir.
Somut dosyada tanık beyanları ve davacının yaptığı iş dikkate alındığında davacının hiç ara dinlenmesi olmadan çalışması olağan çalışma hayatına ve insan doğasına aykırıdır.Dosyaya ibraz edilen puantaj kayıtlarında her ne kadar davacının imzası bulunmamakta ise de günlük çalışmanın 7,5 saat olarak öngörüldüğü anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca davacının en az yarım saat ara dinlenme süresi kullandığının ve günlük 7.5 saat çalıştığının İş Kanunun 68.maddesi hükümlerine de uygun olacaktır. Zira işyerinde üçlü vardiya sisteminin uygulandığı davacı tanıklarınca da doğrulanmaktadır. İşin mahiyeti icabı ve Yargıtay yerleşik uygulamasına göre üçlü vardiyada fazla mesai yapıldığının yazılı delil ya da çok güçlü kanıtlarla ispatı gerekmekte olup bu konuda dosyada belirtilen nitelikte kanıt bulunmadığı gibi tanık beyanlarıyla da sonuca gidilmesi mümkün değildir. Dosya kapsamıyla davacı fazla mesai yaptığını usulünce ispat edemediğinden davanın reddi yerine yazılı şekilde davanın kabülüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır .Buna ilişkin davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmüştür.
Yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuş , davalılar vekilinin istinaf talepleri haklı görülmüş açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve HMK 353/1-b-2 maddesine göre hata düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
SONUÇ :
Davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüyle BURSA 4. İŞ MAHKEMESİ 2017/484 Esas ve 2018/353 karar sayılı ilamının 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 102,40 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 48,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halindedavacıya iadesine,
İlk derece mahkemesi tarafından davalı adına düzenlenen 17/12/2018 tarih 2018/495 Harç numaralı 453,00 TL'lik harç tahsil müzekkeresinin iptaline, tahsil edilmiş ise davalıya karar kesinleştiğinden talep halinde iadesine,
3-)Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-)Davalı tarafından yapılan 190,30 TL yargılama giderinin (istinaf incelemesi yargılama gideri dahil) davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-)Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
7-)Davalı tarafça yatırılan 87,96 TL istinaf karar harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, alınan istinaf yoluna başvurma harcının ise hazineye irat kaydına,
8-)Davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-)Karar tebliğ ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere, OY BİRLİĞİ ile karar verildi. 27/02/2020